1 yıl korunmaksızın normal yollarla gebelik elde edemeyen çiftler, tüp bebek tedavileri ile çocuk sahibi olabilmektedir.
Tüp bebek (IVF) tedavilerinin ilk olarak anne adayının adeti ile ön tedavi süreci başlanır ve bazı hormon iğneleri kullanılarak yumurtalıklar uyarılır. Bu hormon iğneleri adetin 2. veya 3. Günü jinekolojik muayene ile kullanılmaya başlanır. Bu iğneler yumurtalıkların uyarılmasını sağlayarak anne adayından birden fazla yumurta toplanabilmesi amaçlanır. Toplanan yumurta sayısı hastanın yaşı ve yumurtalık rezervi ile değişiklik gösterir.
OHSS (Ovaryen Hiperstimülasyon Sendromu) yani Yumurtalıkların Aşırı Uyarılması sendromu bu hormon iğnelerinin kullanılması ile ortaya çıkabilmektedir. Genellikle iğnelerin yüksek dozajda kullanıldığı zamanlarda meydana gelen bir durumdur.
OHSS – Yumurtalıkların Aşırı Uyarılması Sendromunun 3 çeşidi vardır:
1- Hafif OHSS:
Belirtileri şunlardır: Karında şişkinlik, dolgunluk hissi, bulantı, ishal, kilo alımı.
2- Orta OHSS:
Belirtileri: Aşırı kilo alımı, karında şişkinlik, kusma, ishal, susuzluk ve kuru cilt.
3- Şiddetli OHSS:
Belirtileri: Nefes darlığı, baldır, göğüs ağrısı, karın şişliği, karın ağrısı, bel üstünde şişkinlik.
OHSS asit, hemokonsantrasyon, hipovolemi ve elektrolit dengesizlikerine neden olur.
Tüp bebek tedavilerinin ilk aşamasında, tedavi planlanmasının dikkatli bir şekilde ve kişiye göre yapılması OHSS riskini minimalize edebilir.
Eğer bir hasta ilk IVF (tüp bebek) denemesinde OHSS yani yumurtalıkların aşırı uyarılması sendromu yaşamış ise, ikinci IVF denemesinde doktor tedavi planlanını hazırlarken OHSS’nin tekrarlama riskini göz önünde bulundurması gerekir.
Eğer tedavi planlaması hastanın durumuna uygun ve hastaya özel hazırlnır ve tüm bunlar deneyimli bir tüp bebek uzmanı doktor tarafından yapılır ise OHSS oluşumu en aza indirgenebilir ve kontrol altında tutulabilir.
